1 Ocak 2019 Salı

iki-bin-on-doğuş

her geçen yılda
yalnızlığı daha çok seviyorum.
daha çok siyah tişörtler giyiyorum.
üstelik siyahlar daha soluk.
-
daha ağır müzikler dinliyorum,
benden daha ağır ve
kendimi dinleyebileceğim türden.
-
daha az seviyorum
ama bu sefer inanıyorum.
yıllardır olmayan bir şey bu.
yıllar evvele dönüyorum;
belki sevmeyi bilmiyordum,
belki sevilmeyi.
hayat işte.
adın kadar güzel.
bir adım kadar...
-
daha kontrollü çalışıyorum.
bu sefer, kendimi anlamaya çalışıyorum ki
dünyada tek bir işimiz olamaz.
hayallerimi düşünüyorum.
düşündükçe daha çok hayal kuruyorum.
sarhoş oluyorum,
ayılıyorum.
adını sayıklıyorum;
adlarını unutuyorum.
bunların hepsi için zaman gerekiyor.
bazen her şey doğaçlama.
-
mesela, ilk defa çiçek yetiştirmeye çalıştım,
elime, yüzüme bulaştırdım.
gözümün önünde soldu meret,
çöpe attım.
insan, kaybettikçe artıyor.
muş yani.
ben yeni öğreniyorum.
geç gelenlerdenim.
-
yalnızlık dedim.
yalnızlığı seviyorum ama
ailesiz kalmayı sevmiyorum.
anlamadığım ebeveynlerin,
anlamadığım genlerini taşıyorum.
dolayısıyla kardeşimi de anlamıyorum.
onu, bu haliyle seviyorum.
biz sevgiyi kusurlu öğrendik kardeşim;
kusura bakma.
yine de seni seviyorum.
kulak çöpleri,
çöpe.
güzel kedimiz, her yere.
-
artık inanıyorum.
inandığım her şeyin kafiri oluyorum.
hayatın yıllandıkça güzelleştiğini,
güzelleştikçe sıktığını,
sıktıkça sonun kusursuzlaştığını biliyorum.
bildiklerim yetmiyor.
öğrenmek,
asla yetmeyecek.
-
mutlu yıllar.