29 Haziran 2021 Salı

çöp

ruhu çöp bu toplumun.
siyah, 
kocaman bir poşet.
ne bulmuşlarsa atmışlar içine.
bekletmişler, biriktirmişler.
açık kalan ağzında sinekler uçuyor.
çöpü kaldırmaya çalışsan damlatıyor.
çöpü atmaya çalışsan, poşet yırtılıyor.
çöp, vatanın orta yerinde duruyor da
kokudan artık durulmuyor.
-
ruhu çöp bu toplumun.
her şeyleri midemi bulandırıyor.

23 Haziran 2021 Çarşamba

serengeti ya da serencebey

karşı çatıdaki karga,
ağzında başka bir kargadan kopardığı kanatla
doyuruyor karnını 
güneşe karşı.
ilk defa şahit oluyorum böyle bir ana.
karşı çatıda bir karga,
ağzındaki sadece bir kanat değil, 
aslında kazandığı bir kavga.
sonunda
yenilen, yeniliyor.
-
karşı çatıdaki karga
ağzında başka bir kargadan kopardığı kanatla
doyururken karnını 
güneşe karşı,
davetsiz misafirler geliyor bir anda.
serçeler, martılar, başka kargalar...
başında dönüyorlar karganın, sanki akbabalar.
martılardan küçük ataklar var ama yenemiyorlar kargayı. 
neticede ekmek kavgası. 
açlık, dünyanın her yerinde aynı.
-
karşı çatıdaki karga
ağzında başka bir kargadan kopardığı kanatla
doyurdu karnını.
şimdi tatlı zamanı.
karşısında büyük bir dut ağacı,
dallarında olgun dutlar 
ve yeşil papağanlar var.
karga kalkar, dal sarkar.
karganın ağzında güzel, sulu dutlar.
zaferin tadı böyle olmalı.
karga, dut ağacının gölgesinde bunu kutlamalı.

21 Haziran 2021 Pazartesi

#kusurabakıyoruz

senin makamın, müziğin makamına erişemez.

13 Haziran 2021 Pazar

çiçek gibi

kalanşo yapraklarım köklenmiş.
hayata tutunmak için bir sebebim daha var.

8 Haziran 2021 Salı

vay anısını: roadie

ay... fazla çalıştım. kafa dağıtmam lazım. cobain usulü mü dağıtsam acaba? şaka şaka... gerçi doğru. o da kafa dağıttı. yaptığı teknik olarak kafa dağıtmak yani. ama onunki farklı bir yorum. kesin çözüm. ya da bir nevi cover diyelim. ben kafa dağıtma tercihimi kısa bir anı yazmaktan yana kullanacağım. hazırsanız zamanı geriye alıyorum...

2010'ların başı olsa gerek. daha önce bin defa yazdığım üzere, hayvan gibi gitar çaldığım ve içtiğim zamanlar. gitarist olduğumu belli etmezsem öleceğim hastalığına yakalandığım için bunu belirtmeden geçemiyorum. hıaa... hasta olduğum başka şeyler de var. o, başka yazıların konusu. işime gelirse yazarım.

efendim, o yıllarda benim halaoğlu ingiltere'de dil okulunda. paşamız orada bir yandan okuyup, bir yandan da para kazanmak için barda güvenlik olarak çalışıyordu. içki içmeyi sevmeyen biri için zor bir iş. sarhoşlarla uğraşıcan, kapıda zorluk çıkarana höt diyecen falan. onun için tek güzel yanı maaşı ve bir de içeride çalan canlı müzik. eee ingiliz müziği. kanlı canlı daha güzel. bir de içki içse... neyse. kendi hayallerimi karıştırmayayım.

benim halaoğlu ingiltere'deki bilmem kaçıncı ayındayken beni aradı. naber, napıyosun faslını geçtikten sonra iş teklifinde bulundu. "bir konser var. gel, burada müzisyenlerin eşyalarını taşı. sahne arkasında takıl. bir de para kazan. hem ingilizcen de gelişir" dedi. yani ben de üşengeçliğin doruk noktasındayım. bir konser için buradan ingiltere'ye ne gideceğim? çalmaya da değil bir de, roadie'lik yapmaya! aslında hamallık. gitarları taşı, amfileri taşı, pedalları diz vs. gidiş-geliş astarından pahalıya gelecek. reddettim abi teklifi.

aradan bayaa bi' zaman geçti. benim halaoğlu türkiye'ye geldi. işte yine naber, napıyosun faslından sonra bana "neden gelmedin?" diye sordu. ben de "bir konser için gitmeye ne gerek var..." gibi sallamasyon bir cevap verdim ve ekledim "büyük bir festival olsa gelirdim"

benim halaoğlu, canım halaoğlu gözlerimin içine baktı ve "haa! sana söylemedim mi? bahsettiğim konser glastonbury festivali idi. gelseydin orada, ana sahnede çalışacaktın" dedi.

evet, glastonbury.

müsaadenizle... şimdi biraz ağlayacağım.

ve evet, halamın oğlu, hala benim halamın oğlu.

şimdi müsaadenizle... biraz ağlayacağım.

4 Haziran 2021 Cuma

bavyera

yarım yamalak kalmış aklımda.
oturuyoruz bir mekanın en üst katında.
arkamızda şehrin gürültüsü,
ellerimizde bavyera.
bavyera kocaman bir bira.
doldurmuşlar, neredeyse bir litreden biraz fazla.
kaç tane içtiğimiz meçhul de
hesap gelmiş yüz liradan biraz fazla.
ha bu arada, bugünlere göre kıyasla ucuz o zaman bira.
yanlış hatırlamıyorsam bavyera nereden baksan yirmi lira.
ama anlaşmamız var kendimizle;
nerede hesap yüz liradan fazlaysa
atıyoruz bardakları çantalara.
üstelik bu sefer bardaklar, bavyera.
ki bardaklar neredeyse bir litreden biraz fazla.
dahası o anı anmak için güzel bir hatıra.
çıkıyoruz mekandan güzel kafalarla.
vapura hiç bindi mi hatırlamıyorum ama 
yetişmesi lazımdı sanki motora.
motor da beş dakikada bir mi ne üsküdar'a...
yanlışım olabilir, elbet olmuştur da.
içimden sormak geçiyor, 
"bu kadar şeyin üstüne belki bir tekila?"
soramıyorum çünkü bizim birader var yanımızda.
biraz hızlı gittiğinden kafası hafiften leyla.
geçiyoruz hep beraber bana.
keşke gece hep orada kalsa.
ah sonrası rüya olsa.
ah sonrası rüya.

3 Haziran 2021 Perşembe

yobazlık üzerine

insan,
yobaz.
ken-
dini
anlamaz.
-
insan
yobaz-
ken
dini 
anlamaz.
-
insan... 
yobaz...
kendini...
anlam,
az.