10 Aralık 2023 Pazar

ragıp, sıkıldım diyorum

ne kadar çok uyursam, o kadar çabuk ölürüm.
uyanıkken gördüğüm kabuslara
uyurken gömülür,
uyuyunca belki bir düş görürüm.
bi' ihtimal işte.
zaten her şey ''bir ihtimale'' bakmıyor mu?
-
her gün, aynı güne uyanmanın verdiği huzursuzluğu yaşıyorum. bir şeyleri değiştirebilmek için isteğim, çabam ya da arzum yok. yapmayı sevdiğim şeyleri yapmak için bir neden bulamıyorum. eskisi gibi içmiyorum, eskisi gibi düşünmüyorum, eskisi gibi gülmüyorum ve eskisi gibi sevmiyorum. bu, bilinçli bir tercih değil. ağacından kopan ve rüzgarın etkisiyle sağa sola savrulan sararmış bir yaprağın görüntüsü sadece. sanırım beni hayata bağlayan köklerimi kaybettim. bu ne zamandır böyle, bilmiyorum. anlamsız bir depresyon mu, bilmiyorum. rüzgarda savrulan bir yaprak, toprağa düşünce mi rahat eder? bilmiyorum. sadece dediğim gibi; bir şeyleri değiştirmek için isteğim, çabam ya da arzum yok. bunu biliyorum.
-
dahası var da, neyse.
biriyle paylaşmam lazımdı.
paylaşmasaydım delirirdim.

25 Ekim 2023 Çarşamba

kaç?

ölmek,
iki gömlek
büyük geliyor.
küçülmek zor.
yaş gidiyor
gözlerimden.

25 Ağustos 2023 Cuma

34,1

24 ağustos benim doğum günümdü.
otuz dört yaşıma böyle gireceğimi hiç düşünmemiştim.
bir hastanede,
elimde sıra kağıdım,
robotik çağırılma sesini duyayım diye kapattığım kulaklığım,
çığlıklık atan ciğerlerim ve boğazım...
gergin bekleyiş sonrası verdiğim tahlillerle röntgenler
bana ne hissettiğimi söyleyebilirler-
mi?
-
herkesin derdi başka.
eskiden hava olsun diye yazardım
şimdi yaşıyorum.
ben, yaşlanıyorum.
önceden tek derdimdi aşklarım,
şimdi sanırım gerçekten ölüyorum.
bir elimde tahlilim,
bir elimde ciğerim
ve kanım.
otuz dört yaşımda bu değildi hayalim,
ne yalan söyleyeyim.
-
geriye gidelim,
sabah uyandım doğum günümde ve mecburi izindeydim.
mail'ler telefonuma akıyor ve ben de buna takıyorum.
sanki bunun için yaşıyorum.
yaşamak için aradığım sebep bu değil.
eğil dooş, eğil.
kusman lazım.
kan, kırmızı değil.
görüyorsun ya...
-
devamı belki sonra.


18 Temmuz 2023 Salı

can sıkıntısı

bir hayal;
rakı,
balık,
hayat sanki bir fazlalık.
ne işimiz var şu hayatta allah aşkına?
-
kimseye bir şey demek istemedim ve her şeyi içime attım.
geri dönüşüm doğuş'u.
bu sefer geri döndüremedim
içimdeki umudu.
ben yalnızım,
ben yalnızım,
yalnızım...
-
bir şeylere başlamanın ya da
bir şeyleri bitirmenin ucundayım.
bir uçurumun ucunda olsam daha kolaydı sanki.
yer çekimine karşı koyamam ölümün çekimi karşısında ama
ben sevdiklerim için yaşıyorum.
zaten her şey bunun için.
-
dert ettiğim ne varsa, bir sonraki dert karşısında anlamsız kalıyor.
kulağımda umutsuz sesler,
hızlı alınıp, verilen nefesler,
''delirmemek için zor tutuyorum kendimi doğuş'' diyenler
umarım delirmezler.
ben, sizin için de deliriyorum.
-
sabah yaktığım ocağı, akşam kardeşim kapatıyor.
unutkanlık bir hastalık değil, yaşam biçimi oluyor.
bildiğim tek şey, esas unutamadıklarım beni öldürüyor.
nereye gider bunun sonu bilmiyorum.
gelmişim buraya, aptal gibi yazıyorum.
yazı, böyle bir şey değil.
-
bu bir iç dökmeyse eğer,
bu bir itiraf mektubu.
bu bir kurşuna dizmeyse eğer,
nasıl bilirdiniz merhumu?
-
hadi şimdi siktirin gidin.

22 Haziran 2023 Perşembe

aklımda bir kördüğüm

beklenti,
gereksiz bir
eklenti.
-
şakalar, komiklikler...
iyi gülüyoruz
halimize.
ben, eskisi gibi içmeye başladım ve 
bu hoş değil.
olsun
canım sağ.
-
anılar geliyor aklıma,
çok kişi ve çokça hatıra.
hatıra ve anı aynı anlama geliyor ama 
sırf kafiye olsun diye koydum.
zaten kimse okumuyor.
olsun
canım, sağ.
-
ha, ne demiştim?
anılar!
anılar geliyor aklıma,
çok kişi ve çokça hatıra.
unutuyorum bazen,
zaman bir şekilde hatırlatıyor.
aklım bir şekilde tırlatıyor.
neyse.
lafımız belli
olsun
canım, sağ.
-
bu tekrarı ne kadar daha devam ettirebilirim bilmiyorum.
kurtulmak istediğim döngüler içinde bir şekilde üzülüyorum.
sevindiğim de oluyor.
giriş yolum, çıkış yolum.
belki de bu yolun bir çıkışı yok.
aslında düşününce, denemiyorum.
yaşlandıkça fark ediyor insan ve
ben biraz hızlı yaşlanıyorum.
havalı bir durum diye yazmıyorum bunu.
hatta biraz eleştiri.
kendimle yüzleşmem gereken yerlerde 
yüzüme bakamıyorum.
yani ne diyeyim.
ne olacaksa 
olsun
canım, sağ.
-
aslında herkes gibi hayattan isteklerim var.
iş, para, aşk değil bunlar.
tamamiyle görünmez bir dünya içinde,
herkesten uzak olmaya ihtiyacım var.
var ya da war.
ingilizce şaka da yaptım
hadi iyisiniz.
kendi içimde bir savaş bu.
kendi kendimle bir savaş bu.
komutan benim, asker benim, devletler, bayraklar, düşmanlar ve ajanlar...
toplamına bakacak olursak,
sıkılıyorum.
bir itiraf,
bir itilaf.
bir iltifat.
sonsuza kadar sürdüremeyeceğim oyunlar.
yani, çok da zorlamamak lazım zira
sonunda ölüm var.
olsun
canım, sağ.
-
insan ne zaman kendine bu kadar anlam yüklemeye başladı
ya da 
insan neden bu kadar anlamlı zannediyor kendini?
dışarıdan bakınca kimden ne farkımız var?
toplamda etmiyor iken bile bir kişi...
sonsuz galaksiler,
yedi kıta, 
bozulan iklimler,
ırklar ve sınırlar arasında harcanan hayatlar,
tarih boyunca dayatılan dinler...
sahi, kim kimi dinler ki?
kime, ne gerek var?
işte bu soruyu sorunca tekrar başa dönüyorum.
insan ne zaman kendine bu kadar anlam yüklemeye başladı
ya da 
insan neden bu kadar anlamlı zannediyor kendini?
koca bir anlatım bozukluğu
hayatın kendisi.
cevap şıkları da yanlış.
varsayalım bunlar 15 yaş düşünceleri
olsun
canım, sağ.
-
nereye varmak istediğimle ilgili hiçbir fikrim yok.
bir isteğim yok.
beni ayağa kaldıracak hırsım yok.
yan gelip yatmak gibi bir düşüncem de yok.
hayat bir gerilim ve
çıplak ayakla bastığım toprak beni nötrlüyor.
bu durumda tek çözüm, ölüm mü oluyor?
bilmiyorum.
aslında bilmemin de bir önemi yok.
yani, dürüst olmak gerekirse önemsemiyorum.
bu kadar yazdıktan sonra bunu dememin de bir anlamı yok.
önemsiyorum ki yazıyorum.
bu bir bombardıman, kendime yaptığım.
yıkıyorum ne kadar şey varsa taptığım.
soruyorum kendime, ''yahu gerçekten bu kadar mı aptalım?''
cevabı sandığımdan büyük çıkıyor.
olsun
canım sağ.
-
bazen bir türkü olmak istiyorum
bazen bir valsin ayak izleri.
bazen rakı şişesinde herkesin istediği son damlayı oynuyorum
bazen yalnız bir viski şişesi.
ya diyeceksiniz ki 
''hepimiz bunu yaşıyoruz,
ama bir şey oluyor, sonra aşıyoruz''
olabilir.
diyebilirsiniz.
demelisiniz de.
dememeniz saçma gelebilir size.
sizin hür iradeniz,
benim zincirlerimin bağlandığı kilidi açmaya yetmiyor.
bazı şeyleri kabul etmek gerekiyor.
ben, değişimi edemedim.
değiştiğim halde, değişemedim.
olsun
canım sağ.
-
pardon, bir sigara hazırlamam gerek, 
beş dakika mola...
bir nefes,
bir nefes daha.
tıpkı hayatın kendisi gibi.
nikotin de bağımlılık
hayat da.
hepimiz yaşayan gübreyiz sonuçta.
baktığımız herkes.
sevdiğimiz,
sevmediğimiz 
en nihayetinde koca bir gerçek.
ne kadar kaldırabiliyoruz bunu?
gelecekte mezarlarımızda açacak birkaç çiçek ve 
inanmadığımızı bilseler de okuyacaklar birkaç dua.
hangi dua kurtaracak bizi yaşarken yaşadığımız azaplardan?
şairin dediği gibi,
''sorular, sorular aklımdaki sorular...
at bunlar kenara...''
şair dediğim de ismail yk.
haklı belki.
şappır şuppur beni öp,
çıttır çıttır beni ye.
kendimden, kendime.
ölene kadar 
olsun
canım sağ.
-
eyyorlanmam bu kadar.
eyvolle.


13 Haziran 2023 Salı

d raporu

kimseye etmem şikayet, ağlamam da halime. 
titremem mücrim gibi baktıkça istikbalime.
perde-i zulmet çekilebilir, ne yapayım ikbalime?
titremem mücrim gibi, baktıkça istikbalime.
-
ani ve keskin kararlar.
kendime verdiğim zararlar.
hayatı zorlaştıran insanlar,
elbet bir gün ararlar.
bu bir umut ya da temenni değil,
görünen köy
ama yolum bu sefer oradan geçmiyor.
nereye gittiğimin, ne yaptığımın, kiminle olduğumun bir önemi var mı?
aklımda sadece yeni başlangıçlar.
bu bir umut ya da temenni değil,
görünen köy
ama yolum bu sefer, orada.

2 Mayıs 2023 Salı

24 mart manifestosu

gün, 24 mart
aslında niyet sanki art.
gereksiz kafiyeler içinde
gerekli insanları iyi bilirdik 
ve bizim için ölmeseler de
bizim için öldüler.
ya da ölmüşler.
önemli değil.
bundan sonra yolumuza...
-
biraz sarhoşluk,
biraz nahoşluk.
yine gereksiz kafiyeler...
anlamaya çalışmak bazen aptallık.
bakışlar alık,
perdeler soluk.
odanın içinde kesif bir duman
benim damarlarımda sadece kan.
burnumda özgürlük
ve dudaklarda bir anlamı olmayan sözler.
neyseki sözlere artık inanmıyorum.
ellerim, ellerini tutsa da
elle tutulacak bir şey bulamıyorum.
değişen çok şey var.
önümde duvar, sağımda duvar, solumda duvar.
içimde, devam eden bir mahkeme var.
onun yüzü, zaten duvar.
bundan sonra yolumuza...
-
şairin dediği gibi,
''iki şişe ucuz şarap, bir tarih yazabilir''
ama şair bilmiyor,
iki şişe ucuz şarapla, her şey tarih olabilir.
ki oldu da.
başımı yastığa koydum,
sarıldığım insanı tanımıyordum.
ten, ruhtan ayrılmış
korkulardan arınılmış,
kokulara yabancılaşılmış
ve tarih hala 22 mayısmış.
bundan sonra yolumuza...
-
bundan sonra yolumuza...
hatırlarla devam ediyoruz.

18 Nisan 2023 Salı

ben değilim o

merdivenin başında açan bir çiçekti.
belki de bir hayat öpücüğü.
birinin en güzel düşü.
ben değilim o.

23 Mart 2023 Perşembe

özel eştiri

bir bakmışsın,
yokuz
pokus.
hayat işte,
yalan dolu
ama
tokuz
pokus.
öğreniyoruz neticede.
hepimiz koca bir
bokuz
pokus.
hatta hedefe ulaşamamış
okuz
pokus.
dahası yalnız da değiliz.
sandığımızdan da
çokuz
pokus.
ve ne yazık ki
bir sihrimiz yok.
hokus?
pokus.



23 Ocak 2023 Pazartesi

arkadaki taş

sarı ışık kaç watt bilmiyorum
karşımda gözümü alıyor,
yerimi değiştirmek de zor,
üşeniyorum.
her zamanki gibi içip içip söyleniyorum.
bir de inceden başım ağrıyor
ve ben
hayatımdaki bazı insanlardan
sıkıldığımı hissediyorum.
-
yani,
böyle şeyleri yazmayalı çok oldu.
açıkçası onlara da yazmak istemiyorum.
yakınlıkları biraz uzak,
uzaklıkları kısmen daha iyi,
iyilikleri artık kendilerine olsun istiyorum.
daha doğrusu,
ne desem eksik kalıyor.
zaman geçiyor 
ve ben
zamanla sevemiyorum.
çünkü hayat her şeyi değiştiriyor.
ağrıdan ağırlaşan başımda saçım kalmamış,
benimle kalan sakallarım daha da ağarmış.
hayat işte,
değişmeyeceğimi sanmak, benim aptallığımmış.

12 Ocak 2023 Perşembe

geçen sene

aklımdan 
geçen sene,
içimden 
geçen sene.
geçmiyorken
geçen sene,
bir umutla
geçen sene.