2 Şubat 2020 Pazar

e.t.

et yiyorum.
karşımda üsküdar.
vapurlar, motorlar...
anlayacağınız
hayat işte, gelip geçiyor.
-
görgüsüzlükten değil ama
et yiyorum dediysem, yapmayı pek beceremedim.
mutfak konusunda menemenden halliceyim.
toplu bir kıyım halindeki ruhum,
birkaç gram kıymayı toparlayamıyor.
ısındı mı, pişti mi, bu neyin suyu?
pek anladığım şeyler değil.
ezberi cehaletin dik alasıyım.
mecbur yiyecem.
anlayacağınız
yemek işte, yenip gidiyor.
-
kuru kuru da yemem eti ha.
ayıptır söylemesi yanına bi' duble rakı koydum.
sonra bi' duble daha.
kuru kuru da içmem.
şalgamım hazır.
ekşi mayalı ekmek de ısıttım...
ama sanki aradığım bunlar değil.
sarı ışık altında, karanlık boğaza bakıyorum.
sonra bi' daha bakıyorum.
karanlık amına koyayım.
bi' bok gördüğüm yok.
edirnekapı mihrimah olsa böyle olmazdı.
anlayacağınız
ışık işte, yanıp sönüyor.
-
yahu et demişken, o etler 1 yıldan fazladır buzluktaymış
ve ben bunu daha yeni öğreniyorum.
buzdolabımla aramda bir soğukluk var.
o esnada kaç kere elektrik kesildi.
ev taşındı da o elektrik açılmadı.
ondan sonra kaç kere elektrik kesildi...
edison olsa utanır.
tesla, kes la der.
nasıl şaka?
bok.
"bize bir şey olmaz" diyen sivaslı kafasındayım.
kütük kangal.
köpeklerden biraz korkuyorum.
kütük karakter.
bazen sokak köpeği oluyorum.
anlayacağınız
duruyorum işte, kimseye bi' zararım yok.
-
derin bir nefes alıyorum.
kolay değil, 15 dakika nefessiz sıçtım.
hani et giren yere mutluluk girerdi?
ulan bir şeyler çıktı.
sanırım canım.
etin bu kadar kısa sürede tesirini göstereceğini düşünmemiştim.
muhtemelen o da düşünmemiştir
"yenildiğim anda zarar vereceğim..."
herkes yenilebilir.
yamyamca konuşmuyorum.
ben kaç defa yenildim.
hiçbirinde de amacım kazanmak olmadı.
çünkü oynamadım.
neysem, oyum.
anlayacağınız
sinirleniyorum işte, sinirim kendime.
-
der doğuş oğlan hayat bir batış,
ey güzel dostum, kendine alış,
hayat bir yoldur, son olur varış,
yine ne edersen, kendine edersin.
hadi, siktirin gidin.
ayı mı oynatıyoz amk.