17 Nisan 2013 Çarşamba

enstantane.

çevrilen sayfalar,
ikinci yeni sardunyaları
ve yırtık perdeler etrafımda
sarı odalar.
üstüne bir fotoğraf,
arkada laf olsun diye çalan müzik.
anılar çok.
anılar fazla.
anılar hadsiz.
kimsesiz bırakılmasının bir önemi yok.
zaten benden başka da kimsesi yoktu.
hala yok.
-
ara sıra cereyandan kapı çarpıyor.
ben sessiz, odada o sessiz.
yapılmış bir yanlışlığın hatrına
yollar sessiz,
gün sessiz,
rüzgar sessiz.
kapı isyanlarda.
anahtarı da yok üstelik.
kilidi de bozuk.
ne ayıp?
-
en olası anlarda olmuyor işler.
elimiz kirlense sular kesik.
düşünceler birikse kalem yok.
kalem olsa ucu kırık.
saçlarım dökük.
gözlerim yorgun.
çalçene ölgün.
dört beş günde bir yalanlar söyler,
yalanlar duyulur ve yalanlara
inanırım.
yalanlar yaşanır, yaşlanır, biter.
-
an gelir, güneş doğar
yeni ölmüş insanları bir daha öldürmek ister gibi.
her gün ölen insanların feryadı saklı sanki içinde.
perdeler yırtık.
arasından sızan ışıklar uyandırır.
güneş, hiç olmadığı kadar acımasız.
sözler hiç olmadığı kadar uyumsuz.
ve gözler yine uykusuz.
bitti.


2 yorum: